“Ve fırtına dindiğinde nasıl hayatta kaldığını, bunu nasıl atlattığını hatırlamayacaksın. Aslında, fırtınanın gerçekten dinip dinmediğinden emin olmayacaksın. Ama şurası kesin. Fırtınadan çıktığında fırtınaya giren kişi olmayacaksın artık. İşte fırtınanın esprisi tam olarak budur.”
Haruki Murakami
Kriz ve Kaza
The HR Observer’de yayınlanan bir röporajında Yönetim Danışmanı Dave Ulrich, içinde yaşadığımız zamanı, 4 aşaması olan bir trafik kazası metaforuyla anlatır. (*)
- Kaza ve ilk yardım: Çarpışma gerçekleşti. Duygular yüksek, ortam kaotik. İlk reaksiyonlar; kanı durdurmak ve “yaralıyı kurtarmak”
Pandeminin ilanında organizasyondan organizasyona değişmekle birlikte, bu ilk aşamaydı.
- Ambulans: Kazazedelerin hastaneye naklediliyor. Duygusal destek zamanı; “iyileşeceksin”ler, doğru yere, doğru zamanda ulaştırma çabaları.
Pandemide çalışanlara ve ailelerine destek, iyi hissettirme, iş’te “anı anlama” çabalarımız
- Hastaneye varış: Uzman ellere teslim, gerçek tedavinin başlaması. Pandemide, gidişatı kontrol altına almak. şirket kaynakların dağılımı, çalışan ve müşteriyi ilgilendiren stratejik kararların alınması, uygulanması
- Eve dönüş, iyileşme ve yeni dönem: Kazazedeler evlerine döndü. Bazen kayıp büyük (belki bir uzuv), bazen daha az. Ancak özenli bakım ve yeni hale alışma zamanıdır.
Pandemi’de 2021 ve Covid19’u geride bıraktığımızda içinde bulunduğumuz yeni dünya bu: Yeni alışkanlıklar, yeni kimlikler, kurallar iş dünyasını bekliyor.
(*) https://www.thehrobserver.com/covid-19-implications-interview-with-dave-ulrich/
Geçici olana değil, kalıcı olana bakış: Uzaktan Liderlik, Kalpten Bağlılık
İçinden geçtiğimiz bu olağanüstü dönem, uzaktan çalışmanın, iş hayatının önemli bir parçası olacağını gösterdi. Uzaktan ekiplerin yönetimi, her şeyin yolunda gitmediği bu zamanlarda lider ihtiyacını ortaya çıkartıyor. Gelin, zor zamanlar liderinin 3 temel insani özellik odağına Ş.İ.İ.R’e birlikte bakalım.
Şeffaflık, açık iletişim: Bilgiyi paylaşmak güven ve samimiyeti arttırır. Konuşulması gerekip de paylaşılmayan bilgi, ilişkiyi soğutur. Liderin şeffaflığı, çalışanların durumdan kendilerine pay çıkarma ve sorumluluk alma duygusunu arttırır. Gizlilik, motivasyonu düşürür, yanlış bilginin yayılmasını sağlar. Bilgi önemsenmektir. Zor zamanların lideri önemser.
İlişki odaklılık: Zor zamanda sadece iş sonuçlarına odaklanmak yerine ekibin hatta ekipteki bireylerin duygularına önem vermek fark yaratır. Herkesin her şeyi açıklıkla sorup, çözüm aradığı ortamı yaratmak; ilişki kurmanın ötesine geçmektir. Yeni normalde sürdürülebilir çalışma modelini kurgulamak için gereklidir. İş/yaşam dengesi geride kaldı artık, çalışanların sağlığı ve mutluluğunu sağlayacak en verimli çalışma modelini bulan liderler, kazandırır.
Reformist bakış: Öngörülemezlik arttıkça, yaratıcılık artar! Nobel ödüllü Kahneman, kitabı “Hızlı ve Yavaş Düşünmek”te, zihnimizde 2 farklı yazılımın yer aldığından söz ediyor. Düzenek 1; hızlı çalışır, az dikkat gerektiren işlerden sorumludur. Bu sezgisel, kısa yol ne zaman sıradışı veya tehlikeli bir şey hissetse Düzenek 2 hemen duruma yardımcı olmak üzere otomatik olarak devreye girer. 2. Düzenek, düşünce dediğimiz, yavaş ve istemli, izlenim ve sezgileri değerlendirme becerisine sahiptir. Her şey yolunda giderken tembellik eden Düzenek 2, gerçek çalışma motivasyonunu krizde bulur. Bugün yaşamımızdaki birçok icadın, yeniliğin ve teknolojik gelişmenin çıkış noktasının krizlere hatta savaşlara dayanması bundan. Zor zamanlar potansiyeli ortaya çıkarmak, gerçek performansı yakalamak için -yeniden şekillendirmek için fırsat sunar. Liderlere düşen ekiplerinin bu dönemde, yaratıcılıklarını diri tutmak ve bunu yeni iş modellerine, artan performansa ve birlikte başarma hissine dönüştürmektir.
Kalpten bağlılık bu ŞİİR’in neresinde der iseniz, merakınızda haklısınız. Bağlılık, “çalışanın işine karşı duyduğu coşku ve adanmışlık seviyesini tanımlayan bir yönetim kavramı” olarak tanımlansa da, yazması kolay, yaşatması zor bir harman. Yukarıdaki üç insani odak, bağlılığı gerçekten tanımlayan şey; yani kalbimizde işe dair saklı olan fikirler, umutlar ve hayallerdir. Bağlı çalışanlar işlerini ve şirketin performansını önemser ve çabalarının bir fark yarattığını hisseder. Çalışanlarınız bu zor zamanda: “Benden büyük bir şeyin parçasıyım, burada yaratıcılığımı kullanıyor ve en yüksek performansımla çalışıyorum. Hangi koşullar altında olursak olalım, yöneticim beni dinliyor, güveniyor. Burada önemseniyorum” diyor mu?
Japon romancı Murakami “Fırtınadan çıktığında, girdiğin kişi olmayacaksın” diyor, atasözümüz de ekliyor: “Kurt kışı geçirir ama yediği ayazı unutmaz.” Liderlerimizin özündeki gücü ortaya çıkardığı, yapılanların akıl ve gönüllerde iş hayatının gelecek güneşli günlerine örnek oluşturacağı zamanlar. Her soruna ve karara insan çerçevesinden; ŞİİR merceğinden bakarak ilerleyen yeni liderler zamanına hoş geldiniz.